28 Mayıs 2012 Pazartesi

Bakkala terlikle giden çocuk

Uzun süre sonra içimde tekrar bir şeyler kıpraştıran bir şarkıdan sonra bu satırları yazmaya oturdum. Uzun zamandır yazmamazlık etmiyordum ama uzun zamandır güzel müzik dinlemiyordum. Pile verecek paramız çoğaldığından veya artık şarjlı müzik aletleri kullanmaya başladığımızdan beri, kasetlerin yok olup (kesinlikle yavşak nostaljisi yapmıyorum) yerine mp3ler geldiğinden beri itiraf etmeliyim ki müzik zevkim değişti. Piller çabuk bitmesin diye kullanılan kalemler artık bir işe yaramıyor ve yine pillerin ömrünü düşündüğümüz kadar şarjlı aletlerin ömürlerini düşünmüyoruz. Öyle olsa sürekli ileri şarj tuşuna basmazdık.

Herneyse. Uzun zamandır müzikal açıdan kabızlık içindeydim. Üretim değil. Tüketim anlamında. Durum o kadar kötüydü ki fütursuzca tüketmek istememe rağmen ortada ona değecek müzik yoktu. Bugün İstanbul'da yağmurlu bir hava vardı. Almanya'ya dönmüşüz ancak bizim yakaladığımız yerde Almanya böyle değilmiş artık. Yine geç kaldık galiba. Ne diyordum, mp3lerle ilgili konuşuyordum değil mi? Muazzam bir teknoloji ancak birşeyler eksik. Aslında eksik doğru kelime değil, şöyle anlatmaya çalışayım. Parçayı sindirmenize zorlamıyor sizi. Eğer ilk başta beğenmezseniz bir tuşla çok uzaklara yollayabiliyorsunuz. Bu da haliyle sindirmenizi zorlaştırıyor. Bu arada Susam Sokağı ne güzel diziydi değil mi? Kalimero'yu çok severdim.

Her duruma ruh hali yapıştıran avare gönlüm sabah seve seve havanın tam depresyon yapılacak bir hava olduğuna kanaat getirdi. Geçen gün Ipod Shuffle aldık. Müzik çalarım olmasına rağmen hemen üstüne atladım. Sebebini buradan açıklıyorum, çalan şarkıların isimlerini görmek istemememdi. "Kamil, onda da tuş var, basıyorsun söylüyor" diyebilirsiniz. Sizsiniz lan Kamil! İngilizcem çok iyi değil. Anlayabiliyorum ama konuşurken biraz takılıyorum. Yabancı şarkılarda çok karışık söylemezse anlarım. REM'i seviyorum en çok. Sabah işe giderken hem Ipod'u hem kendimi shuffle moduna aldım yürüyorum. Otobüs bekliyorum. Gidiyorum. Öyle bir şarkı çalmaya başladı ki... Basıyorum tuşa anlayayım diye, şarkının ismi anlaşılıyor ama adını anlamıyorum. Bir daha bastım, bir daha, bir daha. Sonra sikerim dedim şarkıyı başa sardım, başladım dinlemeye.


Şarkının hissettirdikleriyle ilgili çok fazla gevezelik yapmayacağım. Kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzeldi (kıps). Bütün gün bununla ilgili bir şeyler yazmak için bekledim açıkcası. Benim söyleyecek pek fazla şeyim yok. Yukarıdakiler şarkının bana yaptırdığı gevezelikler. Yarın yine aynı yer ve aynı saatte görüşmek üzere hoşçakalın. 90lar güzel zamanlardı. hıı?