17 Haziran 2012 Pazar

Soru

Büyüdüğümü düşündüğüm için duygularımı gizlemeye çalışıyorum.
Halbuki ne ben büyüdüm ne de sen.
Büyümüş olsam hata yapmazdım değil mi?
Yoksa büyüdüğüm için mi hata yapıp duruyorum?

Kusura bakma ama çok mu soru soruyorum?

Nazım Hikmet olamadım.

İnsanlar unutmak için bira içtiğimi düşünüyorlar,
oysa ben hatırlamak için içiyorum.
Hatırlamak istediğim duygular var.
Unuttum, işime yarayacağı halde haberdar olmadıklarım.
Bilmiyorum nerede olduklarını.
Ve kiminle.
Yoksa kendilerini bana hissettirmeyen duygularım mı var?

Hayatı bir yerde yanlış yaşamış ve
geri dönüşü olmayan adamın saflığı var üzerimde.
Bir de imla hatalarının bilinmezliği.

Sen saçlarını kestirdin, ben değiştim.
Kendi elimle mutsuzluk yarattım. Bakalım mutlu olacak mıyım?

Her şey

Gelecek için bir şeye ihtiyacın var. Kendin için değil, gelecek için. Bir bardak çay olabilir mesela. Güzel kokması lazım. Ancak o zaman anlarsın iyi bir çay demlediğini. Bir tabak makarnada olabilir. Lezzetli olmalı ki umut verebilsin sana. Sanata dair herşeyi çıkarmalısın ki hayatından acında az olsun. Yoksa ömrünün sonuna kadar acı çekmeye mahkum bırakılırsın. Ellerini sözcüklerle bağlarlar. Aklını esir alırlar. Kendin olman gerekiyor. Yanına birini alsan iyi olabilirdi ancak malesef bayram dönemi otobüs seferlerinde bilet bulmak gibi hep geç kalıyorsun hayata. Biletsiz kabul edileceğin yerler çok az. Eğlenmeye bile bilet alırken hayatının bu kadar ucuz ve kolay olacağını düşünmedin değil mi? Hayatta bedava olan tek şey mutsuzluk. Onun haricinde her şey için para harcaman gerekiyor.

Alakasız olacak ama peki ya kelimeleri birbirine bağlayan "her şey" neden ayrı yazılıyor?

16 Haziran 2012 Cumartesi

Ölü böcek

Belli bir yaşa gelmiş
ve
hayata dair hala bilmediğiniz şeyler varsa her şey sizin için çok zordur.
Cesaret sahip olduğun en muazzam özelliğindir.
Eğer sahipsen.
Yoksa
yoktur.
Zorlamanın anlamı yok.

Ve böyle umarsız

Yalan değil aslında söylediği
Bir nota ne kadar gerçek olabilirse o kadar.

Geçmiş zamanlarda bırakmış eldivenlerini
ve işte bu yüzden elleri sürekli kirli.
Kendisini sevmek istiyor, ama nasıl yapılacağını bilmiyor.
Kedisini sevmeyi tercih ediyor sırf bu yüzden.
Kendisinden daha az masraflı, mama ve temiz kum.
Bu kadar!


7 Haziran 2012 Perşembe

Kara Panter'den Krallığa!

Çingenelerin Kralı
Eğer sizi tanımlamak için "insana benzeyen" (Roman) kelimesini kullanıyorlarsa hayata karşı çok fazla şansınız olmadığını kabul etmek zorundasınız. Hele bir de bunun yanına Dünya'da 2 milyardan fazla insanın sevdiği İsa'nın katilliğiyle damgalandığınızı eklersek, tarih boyunca yersiz yurtsuz dolaşmanız, ikinci dünya savaşı boyunca Yahudilerden sonra en fazla öldürülen nüfusa sahip olmanız ve 72 milletin yanında buçuk olarak anılmanız ise diğer özellikleriniz.
Roman kelimesi, insan anlamına gelen "rom" kelimesinden türetilmiştir ve yüzyıllardır bir grup gezgin insanı tanımlamak için kullanılmaktadır. Hindistan'dan neden çıktıkları tam olarak bilinmemekle birlikte bir rivayete göre dönemin İran Şahı sokağın birinde tebasından insanların sazsız sözsüz içtiklerini görür ve buna çok içerler. Hemen Hindistan hükümdarına bir mektup yazar ve tebasının müziksiz içmelerinden duyduğu rahatsızlığı ve mutsuzluğu dile getirir, ülkesinde insanlarını eğlendirecek müzisyenler olmadığından dem vurur. Hükümdardan ülkesindeki en iyi müzisyenlerden bir kısmını kendisine göndermesini rica eder. Çingeneler, kendileri için en önemli yeteneklerini yanlarına alarak Hindistan'dan yola çıkarlar ve hiç durmadan yüzyıllar boyunca hayatlarını müzik yaparak yollarda geçirirler ve her yıl toplanarak Ganj'dan Thames'e kadar suların kenarında kendilerini kurtaracağını düşündükleri Baba fingo'yu (Baba fingo: eski bir çingene hükümdarı) beklerler.
Bütün Çingenelerin daha sonra öğreneceği gibi Baba Fingo sessiz sedasız 1936 yılında Adriatic denizinden Sırbistan'a Šaban Bajramović ismiyle geliyor. Çelimsiz bir çocuk olan Šaban sadece 4 yıl gittiği okuldan her çıkışında müzik öğrenmek için sokaklara koşuyor. 19 yaşında askere alındığında bir kıza aşık olduktan sonra hayatının 5 buçuk yılını geçireceği Goli Otok hapishanesine konulmasına vesile olacak askerlikten kaçıyor. Yakalanıp askeri mahkemeye çıkardıklarında ise 3 yıl olan mahkumiyet süresini "Yaşadığım süre boyunca beni burada tutamazsınız, tekrar kaçacağım" dedikten sonra 5 buçuk yıla çıkarıyorlar. Goli Otok hapishanesi 5 buçuk yıl boyunca onun okulu oluyor. Müzisyen kariyeri burada başlıyor ve kalecilikteki yeteneğinden dolayı "Kara Panter" lakabını kazanıyor.
Hasiphaneden çıktıktan sonra müzik kariyerine başlıyor ve o döneme kadar susturulan halkının intikamını alırcasına şarkılar söylüyor. 650'den fazla beste, 20'den fazla plak ve 50'den fazla single ile bir çok müzisyenin ulaşamayacağı bir mertebeye ulaşıyor. Günümüz çingene müzisyenlerinin hepsini etkiliyor ve Tito'dan Nehru'ya kadar devlet başkanları tarafından onurlandırılarak ve hak ettiği şekilde anılmaya başlanıyor: Çingenelerin Kralı...
Aşık olduğu kadının ardından giden bir adam, ruhu hapishaneye sığmayan bir adam, hiçe sayılan ve ezilen bir adam nasıl söylerse öyle söylüyor şarkılarını ve 2008'de geldiği sulara geri dönüyor Çingenelerin Kralı. 

"Yıllar boyunca müziği sürekli olarak hem  meşhur hem de bilinmeyen müzisyenler tarafından taklit edilip durdu. Kontratlar yapılacağına dair tutulmayan sözler verildi. Açıkcası, müziğini koruma altına almakla hiç ilgilenmedi. Diğerleri milyonlar kazanırken o her zaman kendisi gibi yaşadı; günden güne müzik yaparak, nereye isterse giderek ve hiçbir sınır tanımayarak."
Dragi Šestić - Mostar Sevdah Reunion